Üniversite önemli, eğitim de. Fakat bakıyorum da ülkemizde herkes kendisini kalıba sokacak bir bölüm, bir iş peşinde. Üniversite dediğin akademik çalışmalara ev sahipliği yapmalı, öğrencilerin omuzlarında yükselmeli...
YGS sonuçlarından ne birinciler, ne dereceye girenler çıkıyor. Şimdi sen böyle yüksek puan al, ben animasyon, müzik, tiyatro okuyacağım de... Diyebilir misin ? Hayır diyemezsin, sosyal yapı buna müsait değil.
Artık bir bölüm için yeterli bilgi seviyesinin kat kat üstünde puanlar gerekiyor. Atıyorum tıp için 10 birim bilgi seviyesi gerekliyken, 80 birim bilgi seviyesindeki insanlar girebiliyor. Bu iyi bir şey mi ? Dışarıdan bakıldığında öyle görülebilir fakat asıl eğitimin verileceği, seviyenin yükseltileceği yer üniversitenin ta kendisi. Bunlar tüm bölümler/alanlar için geçerli elbette. Bir bölüm için ilgisi, alakası, hevesi, motivasyonu yüksek onca genç istediği bölüme giremezken sırf puanı yüksek diye başkaları girebiliyor. Bizim zamanımızda yapılan bir ankete göre (şimdiki sonuçlar nasıl bilmiyorum) ünv. okuyan gençliğin %90'ı kendi bölümünden memnun değil.
Velhasıl kelam üniversitlerde bölüm mezunlarına yüklenen statü, gelir kriterleri yüzünden bu hale geldik. Öyle rehberlik kitaplarında yazıldığı gibi sevdiğiniz işi yapın demek kolay. O alanda eğitiminizi de almanız önemli. Şart mı değil... Steve Jobs'un bilgisayarları takım elbiseli insanların (ibm) elinden alıp halka sunması buna bir örnek olabilir sanırım. Ya da bilgisayar programcıs Gates... Hayalleriniz, hedefleriniz sizi her şeyden üstün kılar.
Bizim hedefimiz algı düzeyi yüksek olan insanları bir basamak daha yukarı çıkarabilmek için nitelikli imkanlar sunmak olmalı. Nitelikli ve doğru öğrenciyi bünyesine katabilen bir yapı geliştirmeliyiz. Bu aksak yapı sadece bizim ülkemiz için geçerli olmayabilir fakat en acı tablolardan birini biz yaşamaktayız. Ne bilim, ne sanat, ne de...
Bu nedenlerden ötürü bir öğretmen olarak, çok çok çalışkan, birincilikler alan öğrencilere(me) üzülüyorum. Onlara hayatlarını çizme konusunda ne derece yardımcı olabiliyoruz? Ya da kendi kararlarını alabilme konusunda ne derece rehberlik edebiliyoruz...Zihinlerindeki, hedeflerindeki yetkinlik modeli ne derece doğru? Tıp, mühendislik, avukatlık... Hayattaki başarı, mutluluk, haz, puanı en yüksek bölümlere mi aittir?
Bazen düşünüyorum da avını avlamış, karnını doyurmuş, mağarasına çekilmiş eski çağ adamı bizden daha mutlu, bizden daha huzurluydu... Donanıma, bilgi seviyesine ihtiyacımız artıkça haz alma seviyemiz de bir o kadar artmakta.
Sanırım söyledikleri doğru, "Zenginlik çok şeye sahip olmak değil az şeye ihtiyaç duymaktır." O yüzden sıkmayın canınızı, hırpalamayın kendinizi. Parayla satın alınamayacak her şeye şimdiden sahipsiniz zaten...
kaynak:
http://hasanbeder.blogspot.com/2012/04/nasl-egitim.html
Yorum ekle