İstanbulda yaşayanlar bilir. Taksi ve minübüsler hariç her toplu taşıma aracında geçen kart veya küçük adına akbilde denen metal aksesuarlar vardır. Bunlara para doldurulur ve cihazlara okutularak seyehat edilir. Bu araçlara para doldurmanın da birkaç yolu vardır. Bu yollardan biride otomatik makinalara kart veya akbil okutularak para verilir ve o parayı içine çeken cihaz karta yükleme yapar. Arada sırada da yükleme yapamaz ve parayı iyade eder. Fakat aldığı kağıt parayı değilde yerine bozuk para iyadesi yapar. Mesela siz 20tl verirsiniz oda size 20 tane 1tl iyade eder. Biz engellilere toplu taşıma ücretsizdir ama ben cebime bir kart koyar ve içinde bir miktar para bulundururum. Sonra bir misafirim geldiğinde o kartı taktim eder ve içinde bir miktar var ben yüklemiştim buna bittikçe yükleme yapar ve kullanırsın derim. Yine bir gün karta yükleme yapacaktım. Makina yine ricasını tekrarladı. "Sadece kağıt para girişi yapınız." Kağıt parayı verdim 20tl. "Kartı yaklaştırınız." Yaklaştırdım ve o ürperten ses! "Paranız iyade ediliyor." Tam yirmi tane 1tl kollu makinadan dökülür gibi dökülmeye başladı. Neyse parayı aldım kot pantolonun dar ceplerine tıkıştırıp sıkıştırdım. Başka bir makinaya daha gidip on liralık daha deneme yaptım ve malesef sonuç aynı. Sonra 30 tane bir lirayla ne yapacağımı düşünüp dururken uzaklardan bir ses geldi. O ses migren ağrısı tutmuş hastaya ağrı kesici ister misin? diye soran bir ses gibiydi. "Simitçiiiiiiii." Hemen o tarafa yöneldim. Simit arabasının başına vardım. Adam hemen sordu, "kaç tane abi?" cevap verdim, 30. Adam apalladı tabi. "Nasıl yani 30 tane mi abi?" Evet 30 tane 1 liram var bozuk para lazımmıydı kardeş? Adam normale döndü. "Abi sizlerde olmasanız halimiz duman bozuk parayı nereden bulurduk?" Bu cümle benim zihnimde anlam değiştirmiş, sadece demir para girişi yapınız gibi anlaşılmıştı. Derken demir paralar üçer beşer, kot pantolonun dar ceplerinden, avuçlarımdan fırlayıp, sahibini kaybedip sonra teslim edilmiş süs köpeği gibi simitçi arabasının kenarına yerleşmeye başladı. Malum görme engelliyiz, o da alnımızda yazıyor ve hemen belli oluyor. Simitçi birazda bu sebeple, "marşallah hafız abi iyi toplamışsın" dedi. Adam parayı dilencilik parası zannediyordu. Birazdanda senin ağzını toplayacağım dedim. Ama içimden dedim tabi. Dışımdanda şöyle dedim. Evet marşallah iett iyi toplamış... Simitçi şaşkın "nasıl yani?" dedi. Tam devam edip daha da saçmalayacaktıki sözünü kestim. Bu paraları şu ilerideki iett cihazından para üstü olarak aldım. Simitçi, "yemedim ama olsun" tarzı bir ses tonuyla, "haaa" dedi. Simitçiye yeterince demir para girişi yaptıktan sonra kağıt paraları alıp arkamı dönmüştüm ki, bir gariban daha koşa koşa simitçiye geliyor. "Birader baksana beş dakika, bozuk para lazım mıydı?" Simitçi hatasını anlayıp benden özür diliyor ama ben çoktan özürlü asansörüne bindim bile. Allah'tan ayda yılda bir para yüklüyorum karta. Ya sürekli yüklemek zorunda kalsam nasıl tahammül ederdim?
Yorum ekle